Ask En Buyuk Yalnizlik 2

Evet, aşk gerçektir. Ve gerçek karşısında neticesini düşünerek acı dahi olsa sabır ve tevekkül ve metanetle istikamet üzere olmak icap eder. Zira gerçek karşısında herkes küçüktür. Bütün sözler biter. Konuşan yalnız hakikat olur.
Ama gerçeklik biraz da sevilenin istikametine bağlı değil mi? Bugün başka yarın başka oluvereni sevmek hayli zor. Belki sevgi değişken ama sevilenin sevilme vasfını hak etme boyutunda müstakim olması sevgiyi veya seveni zirvelere taşımaya namzet.
İnsanda farklı donanımlar ve cihazlar var. Akıl, kalp, ruh, vicdan, hayal, mazi, sevme, merak, nefret, ümit, korku, cesaret, gözyaşı ve mizah vb.
İnsan denilen meçhul karar verirken veya tercih ederken veya severken bunlardan birini veya birkaçını veya hepsini belli oranlarda kullanarak neticeye kanaat ediyor.
Evet, akıl, kalp ve ruhun tercihleri insanın ayırıcı vasfı. Şayet değerlendirebilirsen aşk dediğin illet başında bir devlet kuşu demektir. Tanpınar’ımız Mümtaz ve Nuran’ın Huzur’unda Atıl bu ava; yan ve yaşa! Zira aşk yaşamanın tam şeklidir… İfadesiyle karşımızda.
Ve belki sizler diyebilirsiniz ki madem her şey bu denli aşka bağlı ve aşkla ilintili o halde aşkın bu tarifi kısır ve noksan çünkü hayatın tamamını ihata edemiyor. Evet, buna katılıyorum ve hatta biraz daha fazlasına cüret edip boyumu aşan bir şekilde izaha yelteniyorum. Cahil cesur olur sözünün sırrınca beni affetmenizi talep ediyorum.
O vakit artık hakikati haykırma zamanı geldi:
Yazının başından beri etrafında dolaşıp ta avlamaya muvaffak olamadığım mevzuda yani aşk mülahazasında Âşık deyince kulu ve Mâşuk deyince de Rahmeti Sonsuz’u murat ediyorum. Bizim amel ve düşüncelerimizi de bizi yarattığı gibi yaratan Zat(c.c.) tan aldığım feyz ile aciz aklın götürdüğü yerlerde gezinip şuna kani oldum.
Nasıl ki irade-i cüzi ve irade-i külli varsa yani irade boyutunda insana ait olan veya insanın müdahil olabildiği kısım varsa sevgi daha doğru bir ifadeyle aşk mevzuu şahanesinde de Rahman’a (c.c.) ait bir boyut, Rahim’e ait bir nev vardır.
Nasıl ki irade irade-i cüzi ve irade-i külli varsa; Aşk-ı insani ve aşk-ı rahmanide vardır.
Beşer Hak karşısında havf ve reca, ümit ve korku arasında olmalı ve ondan Ümit kesmeden fakat kendini de yalancı heveslere kurban etmeden istikrar ve kararlılık dolu bir süreç geçirmelidir.
Ve belki de aşkın en onulmaz boyutunda karşımda muhteşem bir tablo; seven sevilenle birlikte dünyanın geçici ve aldatıcı zamanlarını uzun semereler verecek meselelere sarf edip uzun zamanlar boyu süren bir paylaşımı süslerken aslında baktığım ama heyhat görmeye yani keşfe muvaffak olamadığım bir hal “ufkumda tulu etti”..
Seven sevdiğine itaat eder…
Seven için en acı boyut sevileni üzecek yani onu benden, hayır daha doğrusu hatta en doğrusu beni ondan uzaklaştıran her hal, her düşünce, her fiil işte bunun için kötü.
Eskilerden öğreneceklerimiz hadsiz ve payansız
“dostun evine giden yol hiç uzun gelmez”
“….üzerinde yürünmeyen yollar, çalılar ve yabani otlarla kaplanır”
Bu mesele-i mühimmemizde israfı kelamın zirvesine vasıl olduk. Affola