Sahibine Emanet Duygular
Hayat beklenmedik zorluklarla geçiyor.
Umulmadık zamanlarda başımız sıkışıyor, çaresizce yapayalnız ve savunmasız kala kalıyoruz.
Her hüzün seromonisi, yanlızlık senfonisi bizi hayatta yaşadığımız bu ve benzeri mutsuzluk trenlerine bir bakış atmaya, yaşadığımız hayatı sorgulamaya eskiden kalma kırıntılara sarılmaya itiyor. Daha doğrusu bu noktada iki yol karşımıza çıkıyor. Ya maziye sığınıp hayatına güzellik katanlara bakacak; onları yeniden değerlendireceksin. Ki bunlar kişi, mekan veya meslek olabilir. Ya da seni olmak istediğin insan yapacak imkanları değerlendireceksin. İş bu bitmek bilmez mücadele, yaşanan araflar, zamandan zamana, mekandan mekana uçup konmalar, seni yoracak hatta çoktan başladı belki de? Keskin kararlar, uzak ihtimalere sarılan değerlendirmeler seni sadece zorlar, bu süreçten belki de komadan çıkar gibi yavaşça çıkmak en iyisidir.