Yaban(ci)lik

Bir yere, bir fikre, bir aliskanliga yabanci olanlar hemen belli olur. Ozellikle bizim gibi zorunlu askerlik anlayisinin oldugu cografyalarda askerlikte ilk gunun nasil gectigi konunun tam ozetidir. Ama burada bahsedecegimiz yabancilik bundan biraz daha farkli bir zeminde duruyor. Zemini farkli cunku hitab ettigi kisim hayatimizda yeni bir yerde duruyor. Ben uc ay gibi bir zamandir Amerika’dayim. Geldigim gunden bu yana surekli yeni kurallar, kanunlar, surecler ve aliskanliklar ogrendim. Ilk zamanlarda cok garip gelen, hosuma gden veya gitmeyen herseyi dusunmekten kendimi alamiyordum, oysa simdi durum cokca degisti. Artik hersey siradanlasti. Artik garip birsey ogrensem soyle diyorum. “Simdiye kadar ki garip seylerden biri daha” veya “Eee burasi Amerika olacak o kadar.”. Yani artik hassasiyetimi kaybetmisim. Daha az sasiriyor ve daha az farkli yonleri yakalamaya calisiyorum. Biliyorum ki bir sure sonra bu dahi kaybolacak. Ve hersey siradanlasacak. Buna mani olabilirmiyim veya olmaya calismalimiyim diye soruyorum kendime. Evvel zaman icinde bir mecliste yeni musluman olan birinin bir sozunu soylediklerinde hayretler icinde kalmistim. O zat demis ki “yatsi namazi ile sabah namazinin arasi cok uzun diye cok uzuluyorum.” Yabancilik, belki de o kadar kotu birsey olmasa gerek diye dusunmeye basliyor insan. Bir de kendi hayatimiza bakalim. Hayatimiz siradanlastigi icin kim bilir ne kadar cok seyi gozden kaciriyoruz. Belki esimizde, belki isimizde, belki 24 saat belki de bir omurde, bakis hassiyetimizi kaybettigimiz icin kimbilir hangi hadiseleri veya gelismeleri iskaliyoruz. Belki cantamizdaki taslari oradan cikarip yeniden bakma ve tanimlaya, siniflandirmaya ihtiyacimiz vardir. Kimbilir neler bulacagiz orada. Belki kaybettigimizi sandigimiz yitik hazinemiz aslinda hala bizimle birliktedir.
Bu mevzuya bir bakis acisi daha katmakta fayda goruyorum. Siklikla kullandigimiz bazi ifadeler var. “Bunu Vatan icin yapiyorum”. “Milletime canim feda”. “Allah rizasi icin…..” gibi. Hatta belki bunlara Ataturk’un ne zaman ve nerede kimlere hitaben soyledigi belli olmayan “Mevzu bahis vatan ise, gerisi teferruattir.” sozu de ilave edilebilir. Malumunuz bu soz son zamanlarda siklikla kullanildi ve sanirim Cumhuriyet Bassavcisi’nin actigi kapatma davasi da bu mealde degerlendirilebilir. Mahiyeti veya nereye varacagi dusunulmeyen bu tip sozlerle insanlar darbe de yapar, adamda asar, cete de kurar, cihadda ilan eder, teroristte olur. Ama ciktiklari yolu onlarin nereye goturecegine kendileri karar veremez duruma gelirler. Baslamak veya baslatmak ellerinde iken korkarim durdurmak ve bitirmek elinden gelmez. Bunlar artik sirdanlastilar maalesef. Tabir-i digerle slogana donustu. Ama bu meseleye hem hassiyeti arttirmak hem de saglama yapmak icin bir de su acidan bakalim. Slogandan once sunu dusunelim. “Bu yaptigim isten Vatanimin menfaati ne?” “Ben bunu yapiyorum ama Milletin kazanci ne olacak bu isin neticesinde?” “Bu yaptigim isten Allah razi mi acaba”
Hasili; yasamak ve yasatmak varken niye olumun soguk yuzunu gosteriyoruz bir birimize.
Cenneti birlikte yasamak varken karsindakini cehenneme yollama hevesi niye?